Çocukları İnsan Oldukları İçin Cezalandırmak

“Çocuklar, çoğu kez insan oldukları için cezalandırılıyorlar. Onların huysuz hallere, kötü günlere, saygısız tonlara, ya da kötü davranmaya hakları yoktur. Ama biz yetişkinlerin bu hakları her zaman vardır. Hiç birimiz mükemmel değiliz. Çocuklarımızı da kendimizin bile ulaşamadığı mükemmellik standartlarına ulaşmalarını beklemekten vazgeçmeliyiz.”

Pek çok ebeveyn paragraftaki yazıya katılarak, bu çocuklar için iyi değildir ve çocuklarımızdan daha iyi davranışlar ve daha fazla kendilerini kontrol etmeyi bekliyoruz. Çocuklarını yüksek standartta tuttuklarını ve bunun suçluluğunu kabul ettiklerini açıkca ifade ediyorlar.

Buna rağmen bir çok ebeveyn de bu sözleri yanlış anlayıp, çocukları davranışlarından sorumlu tutmamamız gerektiği, saygısızlık ve kötü davranışları göz ardı etmemiz gerektiği gibi anlıyor. Bu kesinlikle önerdiğim bir şey değil.

Tabii ki “çocukları bırakın, ne yaparlarsa yapsınlar” demiyorum. Onlara daha iyi öğretin. Onlara kötülüğü yaymanın iyi olmadığını öğretin. Onlara hayal kırıklığı, öfke, korku, üzüntü ve hayal kırıklığı ile nasıl baş edeceklerini öğretin. Onlara insanlara kaba davranmanın kabul edilemeyeceğini öğretin.

Onları yüksek bir standartta tutun, ama lütfen kendinizi de tutun!

Kötü ruh halinizi çevrenize yansıtmayın. Hayal kırıklığı, öfke, korku, üzüntü veya kırgınlık ile nasıl başa çıkacağınızı öğrenin. Onlara kaba davranmayın.

Hepimizin yüksek standartlara ihtiyacı var ve başka neye ihtiyacımız olduğunu biliyor musunuz? Biraz zarafete, inceliğe. (grace)

Siz de biliyorsunuz bir çok şeyi ama bazen kötü bir gün geçiriyorsunuz ve hoş olmayan bir şey söylüyorsunuz ya da kapıyı çarpıyorsunuz ya da çocuklarınıza bağırıyorsunuz.

Robot değiliz ki. Hayat bazen düzleşir ve molaya ihtiyaç duyarız, nasihate değil. Sarılmaya ihtiyacınız var, eleştirel bir bakışa değil. Yanlış yaptığımızı biliriz, ama zor zamanlar yaşamışızdır. İhtiyacımız olan şey hoşgörüdür. (zarafet, inceliktir) Aynı durum çocuklarımız için de geçerli.

İşte iyi bir alıştırma:

Kendinizi ve evdeki diğer yetişkinleri dinleyin, çocuk olsaydınız bugün söylediğiniz ya da yaptığınız şeyler sizi rahatsız eder miydi?

  • Sizinle konuşmaya çalışan çocuğunu ignore ettiniz mi? Yani o sana bir şeyler anlatırken aklın başka yerde miydi?
  • Birine mi bağırdınız?
  • Saygısız bir tonda mı konuştunuz?
  • Ya eşiniz, o bunlardan birini yaptı mı?
  • Kapıyı çarptınız mı, gözlerinizi devirip baktınız mı, birinin isteğine oflayıp, pufladınız mı?

Bu alıştırmayı yapmak bize bir çok şeyi farkettirir. Çocuklarımız yaptığında azarladığımız şeyleri aslında bizim de yaptığımızı gösterir.

Tabi ki nedenlerimiz vardır. İş stresi. O gün bebek yüzünden uykusuz kalmışızdır. Hastayızdır veya hormonal sebepler vardır. Biz, elimizden geleni yapan, arada bir yanlış davranabilen insanlarız aslında. Yanlışlarımızın nedenlerini bilip ve bunları biraz hoşgörüyle karşılama eğilimindeyiz.

Ama çocuklarımız bunu yaptıklarında, bunun arkasında ki nedene bakmıyoruz. Onları yaramazlıkla ve huysuzlukla suçlar ve hemen bunu düzeltmeye çalışırız. Bizim insan olma hakkımız vardır ama çocuklarımızdan en iyisini bekleriz, bu hiç adil değil.

Ben sinirlerime her zaman hakim olamıyorsam çocuklarımın da kusursuz davranmalarını bekleyemem. Ses tonuma ve nazik dille konuşmaya dikkat etmezsem küçücük insanlardan bunu nasıl beklerim?

Henüz gelişmekte olan beyinleriyle ve sınırlı yaşam deneyimleriyle bu küçücük çocukların biz yetişkinlerden daha iyi davranmalarını bekliyoruz. Bana inanmıyorsanız cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki tartışmalara bakın, sosyal medyadaki haberleri bir gözden geçirin.

Yüksek standartları destekliyorum. Tabii ki çocuklarımızın iyi, düşünceli ve terbiyeli olmalarını beklemeliyiz fakat önce kendimiz bu beklentilerimize uygun davranmalıyız.

Elbette çocuklarımıza kaba ya da saygısız insanlar olmanın hiç bir zaman iyi bir şey olmadığını öğretmek son derece önemli. Çocuklar ve tüm insanlar davranışlarından sorumlu tutulmalılar. Çocuklarımız yanlış yaptıklarında onları doğru davranış konusunda uyarmamak fazla gevşeklik ve serbestlik olur, ki bu da pozitif ebeveynlik değildir. Bu ebeveynlik bile değildir.

Çocuklarımıza daha iyi davranmayı öğretmeliyiz ve kendimizde- topluca tüm yetişkinler doğru davranmalıyız. Yetişkinler standardı yüksek tutmalı ve yol gösteren olmalılar.  Yine de bazen, şefkatin en iyi öğretmen olduğunu hatırlamalıyız; bazen de çözüm hoşgörülü (grace) olmaktadır.

İyi bir insanım ama kusurlarım olduğunu da biliyorum. Çabalarıma rağmen kusurlu bir insanım ve minik perfekt olmayan insanların da arada bir şeyleri berbat edeceklerini biliyorum. Bu onların yanlışlarının tamamen doğru olduğu anlamına gelmez, ama hem onları anlamamı sağlar, hem de onlara ve bana birlikte büyüme ve gelişme şansı verir. Bazen yanlışları düzeltmek kesinlikle gereklidir, ama bazen de hoş görmek gerekir.

Yazının orjinali:

Punishing Children for Being Human

Bir cevap yazın