Jedes Kind ist individuell/ Her çocuk kendine özgüdür

7 yıl önce anneliğimin ilk kışında kilise üyesi genç annelerin düzenlediği bebek buluşması denilen bir gruba katıldım. Anneliğimin temel bilgilerini öğrendiğim bir ortam oldu benim için. Kilisenin arka odasında, yere serdiğimiz bir örtünün üzerinde oynayan bebeklerimiz, etrafta da oturmuş sohbet eden biz anneler. Haftada sadece bir gün, bir saatliğine ama etkisi büyük. Aşı yaptırmayanları, ilaç kullanmayanları, yaz-kış parka çıkanları, kanguru anneleri burada tanıdım, öğrendim. Bebeklerine yaklaşımlarını, düşüncelerini ilgiyle takip ediyor, batı ve annelik deyince düşündüklerimden, buradaki annelerin farklı olduklarını görüyor, önyargılarım tek tek kırılıyordu.

IMG_20180206_172246-354901023-1543486183208.jpg
Viyana Belediye binası

Kısaca katıldığım bebek buluşmasının bana öğrettiklerini yazayım.

  • Mesela “Familienbett” (aile yatağı) diye bir olayı orada duymuştum. Çocuğuyla belirli bir yaşa kadar birlikte yatma. İyidir kötüdür bu size kalmış bir şey, ama Avrupa deyince ben hep bebeklerini ayrı odada yatıran, kendi kendine yatağında uyuyan bebekleri olan insanlar diye düşünürdüm. Her iki görüş de mevcutmuş fakat meşhur uyku eğitiminin kaynağı batı. İçlerinde bu tür uygulamalara direnenler de mevcut.
  • O dönemde kızım altı aylıktı, bırakın emeklemeyi, dönmüyordu bile sadece yatıyordu :)) Bir gün “benim kızım henüz emeklemiyor, ne yapmalıyım diye sorduğumda, “daha çok zamanı var, neden acele ediyorsun ki, hem her çocuk kendine hastır” dedi birisi. Karşılaştırma yapmamam gerektiğini o cümle bana öğretmişti, evet ya hepimiz farklıydık, hepimiz kendimize özgü. kendimize has. Kardeşler bile…”Jedes Kind ist individuell”(Her çocuk kendine özgü).
  • Tecrübe aktarmanın, karşılaştırma yapmamak olduğunu öğrendim, “benim bebeğim şu kadar uyuyor, aa seninki neden az veya çok uyuyor”, veya “benimki şunları, şu kadar yiyor, hmm senin bebek az yiyormuş, zayıf zaten” vs gibi, bilgiden uzak sadece anneyi depresif yapan, üzen söylemler. Tontiş bebeğinin övünç kaynağı olduğunu zanneden tek tip anneler.
  • Bebekle normal konuşabileceğimi öğrendim, yani bebek dili denilen ve çocuğun dil gelişimine ket vurmanın dışında, normal konuşmaydı. Sıcak kalorifere dokunan 16 aylık kızına “kalorifer, sıcak kalorifer” dedikten sonra kızının da dili döndüğü kadarıyla aynı cümleyi tekrarlayışı beni mest etmişti. Kitaplarda bulamayacağım tecrübeyi, annelerden canlı canlı görerek öğreniyordum. Bana kalsa 6 aylık kızımla ne konuşacaktım ki, hem konuşsam o anlarmıydı ki? Sıcak kaloriferden ne anlardı, “cıss, dokunulmaz” derdim bir daha elini oraya dokunmazdı.

Bu bağlamda örneği görüp, tecrübeyi diğer annelere aktarmanın önemini anladım.

  • Bebeklere kitap okunabileceğini, hatta bebeklerin buna bayıldıklarını öğrendim. Beni en çok etkileyen, dinginleştiren etkinlik. Masal diyarında gibi, öyle huzurlu ki… Mesela karlı bir kış sabahında, lapa lapa kar yağarken, kütüphanenin bebekler için ayrılmış bölümünde bir sürü bebekle vakit geçirmek, kitaplardaki resimlere bakmak.

Kızım 6 aylıkken ilk kütüphane kartını almıştık, bu kartla bütün bebek, çocuk kitaplarını ücretsiz alabiliyoruz, şimdi hala aynı kartla kitap almaya devam ediyoruz.

  • Anne bloglarının varlığını oradaki annelerden öğrenip, takibe almıştım. Bizde henüz bu konuda yazılmış içeriği zengin anne blog sayfası yoktu o dönemlerde, daha sonra devletşah.com ve blogcuanne.com ile tanıştım. Anneliğin basite indirgenip sadece bebek bezi değiştirmek olmadığını o yabancı anne bloglarından ve anne – bebek buluşmalarından öğrendim. Başka bir annelik mümkün diye hazine bulmuş gibi seviniyordum.

 

 

img_20181126_0435565708086582173935841.jpg
2012 Kilise bebek buluşması

Annelik basite indirgenemez, bana göre bir kadın anne olmak istiyorsa, nasıl ki mesleği için eğitim alıyor, okuyorsa daha fazlasını annelik için yapmalıydı. Daha doğrusu toplum olarak anneliğe, annenin eğitimine önem vermeliyiz. Eğer insanı tanısak en büyük yatırımı anneliğe yaparız, annenin eğitimine, annenin kalitesine harcarız. Hepimizi yetiştiren annedir, baba daha sonra devreye girer. Bebek doğar annenin huzuru, stresi, rahatlığı, korkuları kısaca davranışları bilinçsizce bebeğe geçer. Bunu hepimiz deneyimlemişizdir. Hamileliğin ilk gününden başlar bu süreç, en çok da doğum ve sonrasında kendisini gösterir. Sürekli negatif doğum hikayeleri dinleyen kadınların bilinçaltlarında ister istemez bir korku oluşuyor. Doğumdan korkma diye birşey vardır mesela bizim toplumda. Okuduğum bloglarda çoğu zaman şöyle tabirlerle karşılaşıyordum “tatlı bir sancıyla, güneşim doğdu” vs gibi, e hani ölüm gibi bir sancı? Hatta sancı kelimesinin kendisi negatif zaten. İnsanı tanısak, biyolojik yapısını bilsek eminim böyle abartı anlatımlara girmeyiz. Doğum ağrılı, zor bir süreç olsa da, o karşımıza onu nasıl düşünüyorsak öyle çıkıyor.

Bu tarz sosyal mecralar, annelerin birbirlerine destek olma, bilgi ve tecrübelerini aktarma alanlarıdır. Bugün bilgiye ulaşmak çok kolay, kitaplar, videolar aradığımız her konuda bize bilgi verir. Bir de o bilgiyi nasıl kullandığını anlatan yerler vardır bunlar da tabi ki blog sayfalarıdır. Instagram’da tecrübe aktarıyorum diye, çocuğumla şurdan şuraya gittik, doğum günü partisine katıldık, çocuğumun zekası, salavat çekerken uyuyakalan yavrumlar, bana tecrübe aktarmıyor. Daha çok yetersizlik hissi veriyor ki, bir annenin gereksiz yere bu strese girmesi çok saçma. Girmesinden çok girdiriliyoruz. Mükemmel annelik diye birşey yoktur. Nasıl ki her çocuğun kendine has bir durumu var, her annenin de anneliğinin kendine has tutumları vardır. Farklılıkları eleştirerek birbirimizi tüketmek yerine, farklılıkları nimet bilerek gelişmeye bakmalıyız.

Jedes Kind ist individuell
Jedes Kind ist individuell / Her çocuk kendisine özgü, kendisine has

Taze annelere, anne adaylarına bebeklerinin ilk yıllarında yapabilecekleri durumları şöyle sıralayım:

🐣 Bebeğinizi kimsenin bebeğiyle kıyaslamayın.

🐣 Ona kitaplar okuyun, şarkılar söyleyin.

🐣 Her türlü havada, uygun kıyafetle muhakkak dışarı çıkın.

🐣 Bebeğinizin size eliyle gösterdiği şeyleri ona anlatın, yani onunla konuşun.

🐣 Bebeğinize Tv, tablet, telefon kesinlikle izletmeyin, en büyük kötülüğü yapmış olursunuz.

🐣 Anneliğinizin ilk yıllarında, bilgi alış-verişinde bulunacağınız annelerle buluşun.

Bir yanıt yazın