“Kinder kommen mit großer Weisheit,
doch ohne Erfahrung auf die Welt.
Sie brauchen daher die Führungskraft
der Erwachsenen” Jesper Juul
“Çocuklar büyük bir bilgelikle dünyaya gelirler fakat deneyimleri yoktur. Onların rehberliğe ihtiyaçları vardır.” Jesper Juul
Çoğu kez bizim doğru ve mantıklı düşündüklerimizi çocuklar farklı görürler. Bu düşünceden yola çıkarak çocuk gözüyle üşümeyi, mont giymeyi ele alalım. Şu anda kış ayları içindeyiz. Bir çok çocuk atkı, bere gibi aksesuarları kullanmak istemiyor, mont giymek istemiyorlar. Özellikle küçük çocuklar daha ısrarcı. Bu giydirme mücadelelerini yaşamayan ebeveyn yoktur.
Diyaloglar genelde şöyle oluyor: “montunu giy” “hayır giymiycem” “ne demek giymiycem, hava çok soğuk” “hayır bana soğuk değil”. “giy çabuk üşürsün” diye devam eder zorlanmış, ağlayan, inat eden çocuklar yorgun bizler. Veya bir başkası ile korkutarak giydirmeye çalışma “montunu giy çabuk yoksa teyze kızar”. “hasta olursun bak doktor kızar” gibi.
Meseleyi bir güç savaşı haline getirmenin karşılıklı hiç faydası yok. Tehdit etmek, korkutmak, iradesini zayıflatmak yerine montsuz, atkısız veya beresiz (o anda neyin mücadelesini veriyorsak) dışarıya çıkmasına müsaade ederek, işi doğal sonucuna bırakabiliriz. Üşüdüğünü kendisinin deneyimlemesine izin vererek çocuğun kalbine giden yolu bulabiliriz.
Bir mont giydirmeden yola çıkarak bu meselenin özü çocuklara alan açmak, kendini bulmasına izin vermek, karar vermesine, deneyim edinmesine imkan tanımaktır. Şöyle düşünelim üşümesine fırsat vermediğimiz çocuğumuz soğuğu hiç bilmediği için, onu deneyimlemek için diretiyor olabilir mi? Sınırlarını bilmek istiyor, bedenini tanımak istiyor olabilir mi? Üşümek “bedenim neyi ne kadar hissediyor” diye deney yapmaktır bir nevi. Dedik ya çocuklar bilgedirler ama hayat tecrübeleri yoktur, bu şekilde tecrübe kazanıyorlar. Deneme yanılma yoluyla.
Üşürsün dediğimizde bu bizim kararımız oluyor. Bizim korkularımız, bizim hislerimiz. “Üşürsün hasta olursun”. İki dk lık üşüme hasta etmez belki ama, iradesi kırılan çocuğun ruhu hep hastadır belkide. Üşürsün dediğimizde onun adına karar vermiş oluyoruz? Evet ebeveyn olarak sorumluluklarımız var fakat deneyimleme özgürlüğünü de sunmalıyız çocuklara. Sunmalıyız ki iradesi, kendi başına karar verebilme yetisi gelişsin. Özellikle sözel olarak kendini ifade eden çocuklarda bir orta yol bulmak önemli. Onun refahını düşünürken, bu karara onun da dahil olmasını sağlamak iradesini kırmadan uygulamada daha istekli olmalarına vesile olur. Yani kazan-kazan yöntemi.
Çocuklar “Üşümeeem” derler genelde, bu bir tepkidir. “Üşümek istiyorum, soğuğu deneyimlemek” istiyorum demektir bu. Kendini tanımaya çalışmanın, ihtiyaçlarını anlamaya çalışmanın, sınırlarını tanımanın sinyalidir bu. “Üşüyeyim ki giyinmenin ne olduğunu bileyim”. “üşüyeyim ki ısınmanın kıymetini bileyim”. felsefesidir bu. “Yokluğu yaşayayım ki, varlığın kıymetini bileyim”. diye isyan eder çocuklar, biz onlara her fırsat vermeyişimizde.
Bir diğer mevzu da çocuğumuzla aramızdaki iletişim. İletişim dilimiz hep tehditkar, korkutucu ise ve tutarsız davranıyorsak Çocuğumuza hep zorla bir şeyler yaptırıyorsak, “hava soğuk, üşürsün” dediğimizde hemen bizimle işbirliği yapmasını beklemeyelim. Çocukta oluşturduğumuz güvenli ilişki biçimi temel olursa, deneyimlemesine de fırsat verilmişse sonraki aşamada uyumdan söz edebiliriz. Çocuklarla sağlam bir iletişim ve güven için emek ve zaman harcamak gerekiyor. Ve tutarlı davranmamız.
Evden çıkarken havanın soğuk olduğunu üşümemek için kalın giymenin gerekliliğini konuştunuz buna rağmen istemediyse şöyle diyebilirsiniz: “Üşüdüğünde bunları takman için yanıma alıyorum”. Dışarı çıktınız, hava çok soğuk beresini taksa iyi olur, ama takmıyor, o zaman montunun şapkasını takmayı teklif edebilirsiniz. Baktınız onu da takmıyor, eğer geziye çıktıysanız cidden hava da çok soğuksa eve geri dönmeyi teklif edersiniz. Burada tutarlı davranmanız çok önemli. Dönerim dediniz, dönmediniz bu bir tutarsızlıktır. Nasıl olsa yapamaz diye, üşüse dahi diretmeye devam eder çocuk.
Bir anne olarak benim uygulamam biraz üşümesine izin vermek. Üşüyünce büzülüp titreyerek “şapkaaaa, eldiveeeen” diyorlar zaten. Akifle çok yaşıyoruz bu durumu, okul sıcak, ev sıcak olduğu için çıkarken montunu dahi giymediği günler oluyordu. Kapının önünde üşüyerek montunu, beresini istiyordu. Çoğu zaman beresiz geziyor. Her çocuğun farklı olduğunu da unutmayalım, işi standarda bağlamayalım.
Çocuk üşüdüm dedi ve montunu verdik ve hemen o anda “bak, gördün mü hava soğuk, anneni dinle” demiyorsak iyi iş yapıyoruz demektir. Böylelikle iletişimimiz güçlenir ve çocuğumuzun güvenini kazanmış oluruz. Deneyimlemesine izin verdiğimiz için, güzel bir iş yapmış oluruz.
“Her çocuk işbirliği yapmak ister” der Jesper Juul. Yeter ki doğru yöntemlerle yaklaşalım.
2 Comments
Add Yours →Sizin yazılarınız bir ışık gibi önümü açıyor adeta. Çok, okuyup araştırıyorum bu annelik yolunda. Yazılar akılda net bir fikir oluşturmaktan ziyade hep bir yaklaşık olarak fikir veriyorlar. Ancak sizin yazılarınız, çok aydınlatıcı ve akıldaki soruları çözücü türden. Etrafımdaki herkese öneriyorum ❤️ sevgiler 🌺
Teşekkür ederim. Müthiş motive ettiniz. Bizzat yaşadıklarımı, uygulamaya çalıştıklarımı belki bir anneye daha yardımcı olur düşüncesiyle paylaşmaya çalışıyorum. Okuduğunuz için, katkınız için sağolun.