Çocuktaki Sanat Ruhu

Çocuklar doğuştan sanat yetenekleriyle doğarlar. Dans, tiyatro, müzik, resim, kile, çamura şekil verme, hikaye anlatma tüm bunlar insanın kendini ifade ettiği sanat biçimleridir. Çocuklar genellikle bunları biz onları teşvik etmeden de kullanırlar.

Çocuklar; gelişimlerini olumlu destekleyen ve özgüvenlerini artıran bu tarz eylemleri gerçekleştirmeleri gereklidir. Sanatta çocuklar dünyayı değiştirebilme yeteneklerinin olduğunu kendi ifadeleriyle gösterirler. Kendilerine göre çizdikleri her resimde, her eylemde bunu anlatırlar aslında.

Sanat, çocuğun ne kadar kavram bildiğini yansıtır. Sanat, çocukta yaratıcılığı ve özgün düşünceyi geliştirir. Sanat çocuğun el becerilerini geliştirir. El becerisi gelişen çocuk, daha iyi şekil çizebilir, daha iyi makas kullanabilir, daha iyi yazı yazabilir. Sanat çocuğun göz ve eli arasındaki eşgüdümün gelişmesini sağlayarak daha becerili davranmasını sağlar.Sanat çocuğun problem çözme becerilerini geliştirir.  Çocuk, sanat yoluyla içinde yaşadığı çatışmaları dışa vurur, dünya ve içinde bulunulan kültür hakkında bilgi sahibi olur. Sanat, çocuğun farklı nesnelerin işlevleri hakkında bilgi sahibi olmasını sağlar. Çocuk sanata özlemlerini yansıtır. Sanat yoluyla farklı nesnelerin ortak bir uğraş için bir arada kullanılabileceğini öğrenir. ( http://ismek.ist/blog/icerik.aspx?p=1126)

Çocuklar sanatla uğraşmaktan zevk alırlar, boyama, şekil verme, canlandırma, dans, müzik onların içlerinde zaten mevcut.

Ebeveynler olarak onların doğuştan gelen doğal, oyunsal, yaratıcı yeteneklerini yok etmemek için neler yapmalıyız. Bu konuda gelişebilmeleri için nasıl bir yol izlemeliyiz? Her şeyden önce kendimize bakmalıyız. Biz sanatla ve oyunla, resimle, doğayla ne kadar ilgiliyiz, bu konuda neler yapıyoruz?

Peki neler yapabiliriz?

  • İlk önce dışarı çıkalım. Doğanın kendisi başlı başına bir sanat eseridir, toprağa, taşa, ota, çiçeğe dokunalım biz dokunalım ki çocuklarımız da dokunsunlar, oynasınlar. Doğada en güzel, hiç bir yerde bulamayacağımız sanatsal faaliyetler için malzemeler mevcut. Taşlarla yapılacak oyun evleri, toplanan yapraklarla çeşitli şekiller, kozalakları boyama, palamut ve kestanelerden figürler, yapraklardan çeşitli suratlar, küçük ağaç parçalarıyla oluşturulacak evler, farklı oyunlar. Çamur veya kil ile şekiller, ve doğadaki malzemelerle şekil verilen kile veya çamura, yaprakları yapıştırma ve daha bir çok şeyler. Siz çıkın dışarı ormana, dağa, çayıra oluşturun ortamı gerisini bırakın çocuklara. Çocuğunuzun sizi gün boyu rahat bırakacağını garanti ediyorum :))

  • Ve yine evde kendinizin yapabileceği bir oyun hamuruyla, farklı figürler yapıp hikaye uydurabilirsiniz. Bir hafta sonu onlar oyun hamuruyla meşgulken siz de tüm gün kahvenizi içip kitabınızı okuyabilirsiniz, ya da dayanamayıp siz de oynarsınız 😉
  • Bir müzik seçin ve birlikte dans etmeye başlayın. Ne kadar çok mutlu olduklarını ve ne kadar güzel dans ettiklerini göreceksiniz. Yalnız bundan sonra sizden tablet değil de “anneee müzik açalım, dans edelim” isteklerine hazır olun ;). Birlikte dans etmek çocukların en çok  mutlu oldukları fiziksel iletişimi güçlendiren yoldur. Birçoğumuzun ilk dansı belki de “kutu kutu pense, elmamı yese” oyunudur . Ya da birlikte kendinizce şarkılar uydurup söyleyin. Müzik yönünün gelişebilmesi için de arabada, evde çocuklarınızla müzik dinlerken popüler olan, ne dediği belirsiz şarkıları değil de, sanatsal değeri olan ünlü müzikleri açıp dinlemek daha faydalı olacaktır. İçlerinde olan sanat ruhunu da kötü müzikle öldürmemiş oluruz.
  • Resim için de ilk boyamaya başladığı andan itibaren hazır boyanacak malzeme değil de, yani boyama kitapları vs gibi, direk boş kağıt verin, böylelikle çocuğun duygularını hayallerini sınırlandırmış olmazsınız. Boyama kitabı hiç satın almadım, daha çok hediye geldi, onları da bir iki sayfa karalayıp bıraktılar, “neden boyamıyorsunuz hadi bunları boyayalım” diye çok koştum peşlerinden, baktım ilgilenmiyorlar bıraktım. Boş kağıtlar  ve boya kalemleri hediye etmek daha mantıklı galiba.

Bu konudaki imkanların sınırı yok. Bu bilince sahip olup bu yönde uğraştıktan sonra, çocuklardan ne kadar çok şeyler öğreneceğimize bakın, insanın en saf hali, en mükemmel hali diyorum ben çocukluk için. Özünü, kendini bulmak isteyen çocuklarına baksın. Sonrasında günlük yaşantımızda sanatsal oyunların ve hayal gücünün ne kadar faydalı, geliştirici olacağını göreceksiniz. El becerileri geliştikçe sosyal yönleri de gelişecek, özgüven zaten ellerle birlikte gelişen bir durum. Okulda, toplumda her zaman daha rahat olacaklardır. Bize düşen bu konuda onlara elimizden geldiğince imkan sağlamak.

  • Kanaviçe, zincir çekme, her türlü örme dikme, nakış işleri de Anadoluya ait muhteşem sanat faaliyetleri. Bizim çocukluğumuz da okulun tatil olduğu gün annem elimize dantel verirdi (tabi onun amacı, sanatsal yönümüzü geliştirmek değil, çeyiz içindi), ama olsun sonuçta elimiz ve zihnimiz boş değildi, amacını farklılaştırarak, çocuklarımıza gençlere böyle bir alternatif sunabiliriz. Ellerinden telefon düşmeyen, becerileri gelişmeyen, ne yapacaklarını bilemeyen gençliğe de müthiş bir uğraşı olur belki.

Eveet amma velakin mobilyalarım, evim kirlenmesin diyorsanız bu yazıyı boşa okudunuz (bu iş size göre değil), çünkü bu işler biraz kirlenmeyi gerektiriyor. Yolda yürürken her gördüğü taşı, değneği, yaprağı kucaklayıp eve, hatta yatağına taşıyan çocuklara razıysanız buyrun burdan. Sonra evin her bir köşesinden çıkan taş, değnek , yaprak parçaları çocuğunuzun en vazgeçilmezi oluverir ve evi temizlerken “bunu atıyorum” dediğiniz anda bir çığlık “hayıııırr, o beniiim, ben onunla oynuyoruuum” ve atamazsınız, sonra da yaşadığınız apartman dairesi size yetmez olur.

 

 

 

Sanatın bir bu kısmı var bir de yapılan sanat eserlerini gezmek, görmek onları taklit etmek var. Bu anlamda çocuklarla müze gezmek çok faydalı. Bulunduğumuz şehir bize bu imkanı fazlasıyla veriyor. Küçük yaşlardan itibaren her çocuğun ilgisini çekecek Doğa Tarihi müzesini ısrarla tavsiye ederim, bütün kışı orada geçirebilirsiniz. Böyle imkanı olmayanlar da etraflarındaki en büyük sanatçının eserlerine bakmayı, tanımayı ve hatta hafta sonu bir ağacın altına oturup o ağacın resmini çizmeyi deneseler, sanatın alasını icra etmiş olurlar galiba. Ben de Anadolu’nun küçük bir şehrinde büyüdüm, şanslı çocuklardandım ki iki dedemin de köyü bağları, yaylaları vardı, ortasında ırmak geçen etrafı elma bahçeli, dağlarında kekik, adaçayı kokan bir yaylada, kumla, taşla toprakla oynayarak geçti çocukluğum, tam da sanatın ortasında yani. Ah keşke şimdilerde de oraların değeri bilinse, çevredeki muhteşem sanat eserlerinin farkına varılsa.

Son olarak her türlü boyama, çamur, kil, kendi yaptığınız oyun hamuru, doğa yürüyüşleri, su sesi dinleme, müzik dinleme gibi faaliyetler çocuklarımızın sanat becerilerini geliştirerek daha pozitif, daha rahat, daha yaratıcı özgüvenli kişilik olmalarına vesile olur. Çocuğu resim, müzik yaparken yönlendirmeden yapılan her faaliyet sanattır ve hepimizin evinde sanatçılar vardır.

 

Bir yanıt yazın